Not Defteri

NOT DEFTERİ
Tutkuyla yaşarken yazıp çizilenler...



 Önemli Not: Bundan böyle Nt Defteri'ne yeni notlar eklenmeyecektir. Buradaki notlar arşiv niteliğinde burada kalacak fakat buradaki notları ve yenilerini kişisel bloğuma taşıyorum. Samanyolu Ekspresi daha çok astronomi ağırlıklı içerikleri barındırıacaktır.
 
 Kişisel bloğuma buradan ulaşabilirsiniz.
 _______


Hope & Life
-58-


I remember these words in my hard moments...

“There should be no boundaries to human endeavor. We are all different. However bad life may seem, there is always something you can do, and succeed at. While there’s life, there is hope.” from S. Hawking




Bulanık Resim
-57-
Ne yapabildiysem, küçükte olsa her bir başarı, devam eden her şey, yolunda giden, gitmediğinde bir anda yoluna giriveren her şey... Hepsini bu bulanık resimdeki güzeller güzeli kadına borçluyum. *
Halil Bağış paylaştı: 13 Ocak 2018 Cumartesi

Hope against hope...
-56-



No matter what privations she suffered #Lise was still thinking a #physics
She lost everything, her home, her position her books, her salary, her pension even her native language. She'd been cut off from her work just at time the when. She was lieding field and was on the brink of a major scientific discovery.




Değişmeyen Şey...
-55-




Değişim hakkında bir şeyler duymaya en çok ihtiyaç duyduğum bir zamanda Görsel Sanatlar öğretmenim 'Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir' demişti yıllar önce. #BigBang'den bugüne evrenin birbirine eş tek bir anı yoktur ve bu Kozmik ölçekte oldukça önemsiz gezegenimizdeki oldukça küçük varlıklar olan bizler ve hayatımız içinde farklı değildir. Bu fotoğrafa bakınca #hayat ın bize bir iyi bir kötü mesajı olduğunu fark ettim; her şey değişiyor, sabit bir #mutluluk ve ebedi bir #hüzün yoktur.



Mütevazi bir Kütüphane
-54-
Şanlıurfa Hilvan Çimdeli Ortaokulu'nun artık şirin bir kütüphanesi var. İstanbul Üniversitesi Bilim ve Fen Topluluğu Kütüphanesi.
Halil Bağış paylaştı: 14 Kasım 2017 Salı

Mutluluğun Bedeli
-53-


Bugün 20 kişi okuldan çıkıp konaklayacağımız yere giderken yoldan geçen bir traktörün arkasına bindik. Hafif üşütücü bir hava, burnuma gelen toprak kokuları ile oldukça maceralı bir seyahat oldu. Bir ara çevremde bağrışanların arasından sıyrılıp gökyüzünde belirmiş binlerce yıldıza baktım. Bu kadar bedelsiz ama bir o kadar güzel anlar halen yaşanabiliyormuş.



Floroışıllar
-52-


- Erkeklerin gömleklerinin önünün ve papyonlarının, kadınların giyisilerinden daha çok parladığını görebiliyor musun?
+ Evet.
- Nedenini biliyor musun?
+ Neden?
-Akıştan dolayı. Çamaşır tozunun içindeki florışıllar morötesi ışıklar tarafından tutuluyor.
+ Bunu neden biliyorsun ki?



Geriye bakınca
-51-


İşte Yer Güneş'in etrafında bir turunu daha tamamlamak üzere. Belki size de oluyordur, uzun zaman dinlemediğim müzikleri bir anda dinleyince hiç gitmediğim bir yere tekrar gittiğimde anıları anımsamaktan ziyade o zamanki ruh halimi de anımsıyorum. Belki de beyine anılar, müzikler, kokular ve mekanlar ile beraber kodlanıyor... Neyse, bugün baktığımda aslında çok önemsiz olan bir problemim varken (problem bile değilmiş) Görsel Sanatlar öğretmenim 'Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir' demişti. O zamanlar böyle bir söze çok ihtiyacım vardı. Dinlediğim müzikler, alışkanlıklarım, düşüncelerim ve daha başka şeyler değişti o günden bugüne. Bu değişimin farkına ancak geriye dönüp bakınca varıyoruz. Çünkü her zaman geriye bakmaktan bizleri alıkoyan bir şeyler var ileride. Kariyer planları, daha iyi bir model telefon vs. Hayat bu istekleri tamamen terk edecek kadar güzel de değil tamamen bunlar için yaşayacak kadar değersiz de... Bu değişimlerin en ilginç olanları da (hatta endişe verecek kadar büyük olanı) zihnimizde olanlar. Hayat hakkında bir diğer ürkütücü şey neyi bilmediğimizi dair bir fikrimizin olmadığı. Öğrendikçe (ya da farkına vardıkça) renklerin kaybolması.. Hakikat mi çok ağır biz mi tam olarak varamadık. Sanırım şimdilerde garanti mutluluk sadece cehalette var. Bakalım yıllar sonra, hayatın bize verdiği zamanın büyük bir bölümünü tüketmiş olduğumuzda neler hissedeceğiz acaba?


Haydi gel!
-50-


Haydi gel benimle ol, oturup yıldızlardan bakalım dünyadaki neslimize...


Sapiens
-49-


Keyifli bir paylaşım yapacaktım ama kalsın... Az önce yavrusuna süt vermesin de daha çok sağalım diye yavrunun ağzına iğne konulan hayvanların, Japonların avlarken denizi kırmızı renge bürüdüğü yunusların, hiç Güneş görmeden, kırda yürümeden Fast Food'lara ekmek arasına gelen tavukların konusu geçti. Hepimiz ekolojik bir seri katiliz. Biz durmadan daha fazlasını istediğimiz için artık tek biri hayatta olmayan sayısız türün nesli tükendi. Bundan sonra yapacaklarımız bizim için fark etmez ama tek bir hayvanın yaşamını daha iyi hale getirirsek bu o hayvan için çok şey ifade eder.

Ah Jodie ah
-48-
Arkadaşlarım, örnek aldığım hocalarım, yazarlar, sanatçılar... Modern adıyla tükenmişlik sendromu yaşıyorlar. Aslında bende uzunca bir süre bu psikolojik hastalıkla uğraştım ve yakın zamanda üzerinden attığıma ikna oldum. Umutsuzluk her zaman şiddetle karşı çıktığım bir şey oldu ama bu kez insanlar umutsuz olmak için oldukça yeterli gerekçelere sahipti. Muhalif olamadım ve üstelik bende aynı sorunu yaşıyordum. Bu durumdan kurtulmam bir sürü anı yazmayla, bir kaç kitap ve bazı çok özel filmlerle oldu. Yaşanan tüm sorunlara rağmen üstelik oldukça gerçekçi bile baksak hayata, umut dolu olmak mümkün. Bizler doğup, büyüyen, tüketip üreten canlılardan çol daha fazlasıyız. Kozmolojik açıdan pek bir önemi olmasa da bugün koca bir yılın ilk günlerinden... Zihninizde zunca bir süredir dokunulmamış düşüncelere, ideallere tozlanmadan el atma zamanı. Bu arada yeniden bir çocukluk aşkı paylaşımı yapıyorsam savaşı kazanmışım demektir. Ah Jodie biraz erken davranmışsın gezegene gelmek için.


Bir gün mutlaka.
-47-



Bi gün bu ülkede bir sokak isminden fazlası olacaksın...

Berlin'den Selam Var!
-46-





Afganistan'da Çocuk Olmak
-45-



''...Afganistan'da çocuk çok ama çocukluk yok.'' cümleleri kadar kitabın tamamı çok dokunaklı ve duygu yüklü idi. Uçurtma Avcısı'nı bitirdiğim gün Universe Awareness 'in güzel bir etkinliği gözüme çarptı. Aşağıdaki görsel'de bu etkinlikten bir kare var. Projenin detayları; Detaylar için tıklayınız

İyi ki varsın Carl
-44-


Bilim insanı nasıl olmalı? Nasıl olmamalı? dediğimizde bugün önümüze çıkan sayısız örneğe karşın, bir Carl Sagan geçti bu gezegenden... Bilimi herkese ulaştırmayı kendine amaç edinmiş, doğaya, insanlara ve kendine saygılı, ince düşünceli, bize evrene bambaşka bir gözle bakabileceğimiz bir pencere inşa etmiş bir süper kahraman! İyi doğdun #CarlSagan

Huzur Veren İnsanlar
-43-
Ortaokulda bir müzik öğretmenim vardı. Hiç abartmıyorum, kadına bakınca insan huzur doluyordu. Ses tonu çok iyiydi... Bize arada şarkı söylerdi. Nilüfer'in Caddelerde Rüzgar'ını, Beethowen 9. Senfonisi, Azerbaycan Türküsü.. hepsini ondan duymuştum ilk. Çok pozitif, güler yüzlü ve iyimserdi. Şarkı söyleyince de bambaşka biri olurdu. Arada bize de söyletirdi; ben Barış Akarsu'dan dinlediğim bir Barışmanço şarkısı söylecekken bakıp gülen kızlarla sözlü kavgamızı ayırmış herkesi yatıştırmıştı. Acaba böyle insanlar şimdi neredeler? Sanki çoğu bir anda bu gezegenden silindi. Ya da sadece benim çektiğim bir özlem bu.


Buongiorno Principessa!
-42-


Günaydın prenses! Dün gece rüyamda seni gördüm. Birlikte bir filme gidiyorduk. En sevdiğim pembe elbiseni giymiştin. Hep seni düşünüyorum prenses. video için tıklayın #LifeisBeautiful


Hayatımızda Yer Edinenler
-41-



Facebook'un -bence- daha güzel olduğu 6 yıl önce NASA ve türevlerinin adlarını taşıyan grupların birinde Türk asıllı bir Alman ile tanışmıştım. Bunu fark ettikten sonra az çok bildiği için Türkçe konuştuk, çok sağlıklı olmasa da internetten çok ileri düzeye giden bir arkadaşlığımız olmuştu. Aynı yaşlarda, aynı bölümleri yazan gençler olarak hayatımızda sürekli değişimler oldu ve bazen konuşamasakta iletişim bir şekilde hep devam etti. Bazen 4-5 ay konuşamadık. Bir kez benim Berlin'e gitme denemem başarısız oldu, bir kez o İstanbul'a geldi ben İç Hatlar gidiş uçağına binerken o dış hatlar geliş salonuna ayak basıyordu. Bir kez o bizim bölümden fotoğraf gönderdiğinde ben İstanbul'dan 1380 km uzaktaydım. Ama geçen yıl nihayet ikimizde aynı anda aynı konumda idik. Zamanlaması inanılmaz kötü idi ama bu kez başarmıştık, beraber bir astrofizik dersine bile girdik. Android cihazımız olmadığında yurt dışı konuşma paketleriyle, sonrasında Viber ve Skype gibi uygulamalarla lise ve üniversite yıllarını ait sayısız konuşma. Hayatımda çok az şey bu kadar uzak olup da devamlılığını sürdürebildi.


İnsanların Zihninde Bıraktıklarımız
-40-


O akşam herkesin sırtında bir boş kağıt asılıydı. Son halini görünce mutlu oldum. 



Fizik Yasaları ile Yaşama Tutunmak
-39-



Yıldızlar neden inanılmaz kütlelerine rağmen kendi üzerlerine çökmüyorlar? Ya da aksine ürettikleri inanılmaz enerji miktarları onların patlamasına, uzaya dağılmasını nasıl yol açmıyor? Yaşasın yıldızların hayatta kalma mücadelesi, yaşasın Viryal Teoremi.


Annelerin Günü 
-38-




Lise eğitimine kadar beni ders çalıştırdı. Ama öncesinde her zaman bana destek oldu. Herkesin garip bulduğu dergi ve kitaplara tüm paramı harcamamı -çoğu kez ondan aldığım ek harçlıklar da var tabi- hiç yadırgamadı, aksine daha fazla destek olmak istediğini söylerdi. İlk kez benimle duyduğu astronomi adında bir şeye çok fazla zaman, enerji ve bazen de para harcamamı herkes ilerisi olmayan bir çocukluk uğraşı olarak görürken o yalnızca mutlu olup guru duydu. Herhalde hiç ders çalış dememiştir bana. Çok dürüst olduğumdan değil ama asla ona yalan söyleme ihtiyacı hissetmedim. İşler ciddiye bindiği üniversiteye geçiş senesinde akrabaların, dostların 'mantıklı' ve geleceği garanti makul önerilerini duyduğunda tek yaptığı bana bakmak oldu; benim görüşüm ve yanıtım onun duruşuydu çünkü. 4 yıldır İstanbul'dayım, herhalde aramadığı gün sayısı bir elin parmağı kadardır. Her kadın gibi onunda sevdiği takılar, yakıştırdığı kıyafetler ve yapmaktan hoşlandığı şeyler var ama benim okula başlıyor olmam, dersaneye gitmem gerektiği ya da okul kıyafetim bunlardan önce geldi. Bugün anneler günü olmasaydı da aslında bir anneden bahsettiğimi anlamanız zor olmasa gerek. Bizi büyüten, güçlü kılan, cesaretlendiren, keşfeden ve her an ya kendileri ya da bizim aracılığımızla dünyayı değiştiren annemin, annelerin günü kutlu olsun.

Görsel: Uzaya giden ilk anne.




Kısa Süren Sıkıntılarımız
-37-




Hüzünleriniz, büyük kütleli bir yıldızın '3 Alfa reaksiyonları'nda üretilen Berilyum'un ömrü kadar kısa sürsün. 2,6x10 üzeri -26 saniye nedir yahu. Saniyenin milyar kere milyar kere milyar kere milyarda biri kadar kısa süren bir can sıkıntısı.


Hey Halley!
-36-



Yalnız Kaldıysan Dön Bak Dünyaya
-35-





Hey! #Voyager

#Pinhani şöyle der,


Yalnız kaldıysan , kalkıp pencerenden bir bak
Güneş açmış mı , yağmur düşmüş mü
Dön bak dünyaya

Pinhani'yi dinleyin


Senin Hikayen
-34-




Kim olduğumu sorma ve benden aynı kalmamı bekleme, der Foucault. Herkes gibi benimde bir hikayem var, ulaşmak istediğim bir yerler... Aslında varmak istediğimiz noktadan öte yürüdüğümüz yol daha önemli. Bir yerlere gelene kadar tandığımız insanlar, başımıza gelen her şey ve tüm bunlarla ne yaptığımız bizi şekillendiren, biz yapan şeydir. Şimdi bir kez daha hikayenin tamamını, yolun gerde kalan kısmını ve bundan sonraki mesafeleri düşün. Seni sıkan olaylar ve kişilerin ne önemi var, daha da önemlisi hikayene dahil olacak kadar değeri mi var? Bir gün, birileri senin çizgini konuşacak. Bilemiyorum, belki bir imge, belki bir söz ya da keşif. Bir şeyleri başarmış olmak zorunda değilsin. Seni gittiğin mesafeler içindeki buruk her şeye rağmen mutlu kılacak şey, bir başkasının iç sesiyle yol almayıp kendi yazdığın hikayeyi yaşamış olmak olacak. Değişmekten, yürümekten ve denemekten korkmadığın bir hayat senin yaşadığın hayattır. 


Kısıtlı Zamana Dahil Ettiklerimiz
-33-



Cumhuriyet Demek ?
-32-




Ben derste Galaksileri anlatırken, birileri model çizsinler diye verdiğim kağıda bakın neler karalamış. Küçücük çocuğun gördüğü aydınlığı umarım herkes görür. Ondan izinsiz çektim bu görüntüyü. Görseldeki özgür, mutlu, umutlu ve elbette bilge kız çocuğu kendisi olmalı.



Dünyanın Güzel Dönüşleri
-31-




Bilim Atmosferi
-30-




İÜ Evrim Topluluğu'nu takip etmek için tıklayınız


Şuna Bak Bruno! 
-29-


Bu görüntüyü #Bruno'nun görmesini öyle çok isterdim ki Ona sadece 10 milyon ışıkyılı ötede duran ve onun bilimsel düşüncelerini, felsefesini destekleyen bu 40 bin ışık yılı kadar yer kaplayan yıldızlar topluluğundan bahsetmek isterdim. NGC 6946 'e bak Bruno!

''Kenidme güvendim ve sonsuzluğa doğru kanat açıp uçtum. Herkesin görmeye çabaladıklarını ardımda bıraktım. Güneş gibi başka yıldızlar olduğunu gördüm ve bizim gibi dünyaları olan başka güneşler...''



Kozmosta Birbirimizi Bulmuştuk
-28-


Özellikle Voyager 1'de bilimin yanındaki ince düşünüş, sanat ve şiirsellik beni hep etkilemişti. Sanırım bunda Kozmosta birbirlerini bulan bu iki aşığın etkisi oldukça fazla. #HappyValentinesDay


Bıraktığımız İzler
-27-



Düşler Kurmanın Fırsat Eşitliği
-26-





Kozmosa ve birbirimize bağlanmak
-25-


Binlerce kilometre ötelerden birbirimize ışık hızıyla bağlanabiliiyoruz, sevgiyi hissedebiliyoruz. Teşekkür ederim #Faraday, #Maxwell ve diğer çocuklar...
To Halil
''...A wise man once said: "A tree is known by its fruit; a man by his deeds. A good deed is never lost; he who sows courtesy reaps friendship, and he who plants kindness gathers love."
You do indeed encompass the spirit of this quote with your thoughtfulness and kindness.''




Fraunhofer'gillerin büyüsü
-24-


#Einstein Öklid'in büyüsüne kapılsa da benim için en büyük büyü spektroskopinin kendisidir. #Newton'ın ıskaladığı fakat #Fraunhofer'ın fark ettiği absorbsiyon ve emisyon çizgilerinde bir yıldıza dair o kadar çok bilgi var ki... Bu cidden olağanüstü.



Hoşçakal
-23-


Yıldızlarla uyu #VereRubin ...


Bakış Açınızı Değiştirin!
-22-





John babasıyla geçirdiği o yaz günlerini sıkça aradı. #JohnHerschel zaman yolculuğunun yeni bir çehresini keşfedenlerden biriydi. Işığı ve anıları yakalamanın bir yolunu keşfetti. Buna da bir isim verdi, fotoğraf!



Yıldızların Notası
-21-





Birazdan milyonlarca yıl süren amansız tepkimeler artık sona erecek. Peki ya sonra ? Belki milyarlarca yıl sonra gökyüzüne bakan bir canlının yapıtaşları uzaya saçılacak. İşte bu çok şiirsel.




Bir Göktaşının Ayak İzleri: Perseid Meteor Yağmuru
-20-




Sadece bir geceliğine ürettiğimiz tüm yapay ışıklandırmaları kapatma şansımız olsaydı, herhalde bir masal atmosferinin içinde bulurduk kendimizi. Özellikle bu gece, Perseid Meteor Yağmuru'nun başladığı şu günlerde olsa. Birbiri ardına beliren ve kaybolan göktaşları, üstelik saatte 100 adet kadar yoğunlukta. Aşırı ışık kirliliğinin olmadığı bir yerde bile saatte bir düzine göktaşına tanık olabiliriz. Bu görsel şöleni, Swift-Tuttle kuyruklu yıldızına borçluyuz aslında. Dönemleri uzun olsa da kuyruklu yıldızlarında bir dolanma periyotları vardır. Bu süreçte bazen Güneş Sistemi'nin içlerine doğru akarlar, merkezdeki yıldız Güneş'e yaklaşırlar. Yapısı genel itibariyle toz-buz karışımı içeren bu kuyruklu yıldızlar bu yakınlaşma sırasında arkalarında eriyik bir toz bırakarak ilerlerler. Zaten kuyruklarını da Güneş'e borçlular. 

Yer'in yörüngesi ile çakışan toz yığını

Arkalarında bıraktıkları bu toz yığını Yer'in dolanırken geçeceği yol üzerinde ise Meteor Yağmuru kaçınılmaz. Yani bu toz bulutu (ya da toz yığını) ile Yer'in yörüngesi çakışır. Dünyanın dolanma hareketi belli bir periyoda tabi olduğu için bu toz yığını ile karşılaşması her yıl aynı zamanlara denk gelir. Her yıl aynı zamanlarda Perseid Yağmuru gerçekleşir. Perseid Meteor Yağmuru hem çok yoğun olduğundan hem de havanın açık olduğu yaz aylarında gerçekleştiği için gözlem için en ideal olanıdır. Yüzlerce ufak taş-toz , Dünya bu toz yığınından geçerken atmosferden yeryüzüne doğru hareketlenir. Ama çok büyük bir kısmı yeryüzüne inmeden atmosferimiz tarafından çoktan yakılmış olur. Zaten o anlık ışık saçılması o tozların yakılmasının bir sonucu.





Bu, bir göktaşının ben burdayım!' deme şeklidir. Uçsuz bucaksız evrende dolanırken bıraktığı ayak izidir. Daha da büyüleyici olanı, Güneş Sistemi oluşurken oluşan bu göktaşları ve onların kalıntıları geçmişimize dair, nereden geldiğimize dair bilgiler birlikte üzerimize yağıyorlar.







Bana Bir Şarkı Söyle
-19-


#Gece şöyle der;
Bana bir şarkı söyle yolumuz uzun
Sözlerden kurtul, derdimiz bir olsun.
Bana bir şarkı söyle yolumuz uzun
Onlardan kurtul, derdimiz bir olsun.


Faraday'ın Duası
- 18 -



"Tanrım, insanlığa faydalı olabilmem için sadece başkalarını düşünmeme yardım et. Senin yüce işlerinin ve sevginin bir parçası olayım." #Faraday





Sadece Bir Tur
- 17 -


Vincent : A year is a long time.
Irene : Not so long. Just once around the sun.




Masmavi Bir Gezegen
- 16 -




''Sen ve ben, ikimiz gidelim gel de sen
Çok uzak küçücük orası masmavi bir gezegen.

Gündüz güneş sımsıcak, geceyse
Ay varmış gökyüzü ışıl ışıl''




Sabit Fikirler
- 15 -



‪#‎Bisiklet‬ sürerken, sevdiğiniz birisine sarılmak için koşarken ya da otomobil kullanırken ‪#‎Galileo‬ dönüşümlerini kullanırız. Her şeyin ‪#‎göreli‬ olduğu bir evrende biribirimizi anlamamızı zorlaştıran sabit fikirlerimize gerek var mı?



Yaşlı Teyze
- 14 - 




Yaşlı bir teyze bana bugün 'gençlik ne güzel, merdivenleri hızlıca iniyorsun' dedi. Kendisi de yukarı çıkıyordu o sırada. Teyzeye baktığımda o da benden aynı hızda uzaklaşıyordu. Göreli de olsa teyzede ciddi bir hıza sahipti yani. Bağıl hızı teyzeye anlatmak istedim ama ‪#‎Galileo‬ veya ‪#‎Newton‬ ilgisini çekmez diye düşündüm



İyi Tarafından..
- 13 - 


''Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz düşünün ki Ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir? Yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. Yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de?''




Merhaba
- 12 - 



Say hi! to the sky...


Mesaj
- 11 - 




Ne zaman moralim bozulsa ani bir mesaj geliyor. Çok keyifleniyorum sonra. Bu güzel insanlar, bu güzel mesajları ne zaman atacaklarını nereden biliyorlar ya? Hiç bilimsel değil... (Azıcık sansürleyip paylaşıyorum)

''Işte iki gündür yapmak istediğim buydu sevgili dostum. Postan iki gün önce elime ulaştı. Masanın üzerinde görüp "Astronomi ve Uzay Bilimleri Beyazit" yazısını görünce yüzümde hemencecik bir gülümseme oluştu. Heyecanla açtım tabi ki. Baktıkça yüzümde gülümseme büyüdü ve aklımdaki o önemli yerim daha da önem kazandı. Dedim ki ne güzel yürekli insan. Dünyada böyle duygu yüklü, manevi kıymetleri olan insanlar var elhamdulillah. Zaten etrafında o kadar çok seveninin olması da bunu gösteriyor. Sen farklısısın güzel yürekli dostum. Sen Hep başkalarındaki güzellikten bahsediyorsun ama aslında yüreğin o kadar iyi ki etrafında neredeyse kimseyi kötü göremeyecek kadar sevgi dolusun. Şimdi böyle edebi bir yazı yazmışım gibi gelebilir ama insan böyle bir dostu olunca istemeden duygularını şiir gibi akıtiyor kağıda. Niye bugünü bekledim bu teşekkür yazısı için, çünkü kafam rahat olsun istedim, rahat rahat mesajını yazayım aceleye getirmeden, o yüzden ertesi günü okul olmayan bugünü aslında en sevdiğim iki günden birini bekledim. (...)


Ne diyordum, iyi ki senin gibi insanlar var. Dogruluğun, samimiyetin, bilimin ve durustluğün peşini hiç bırakma, onlar sana çok yakışıyor. Teşekkür ederim, bu iki kelimeye sığamayacak kadar çok l...''




Rüzgar
- 10 - 



Şimdi seninle eski düşlerde gezindiğimiz o sonsuzluk sokaklarında dolaşmak vardı. Bir bahar akşamı esen rüzgara yüklerdik tüm sıkıntıları. Rüzgarda eşlik ederdi şüphesiz doğaya ve evrene dair bu güzel sohbete. ‪#‎Broglie‬'nin,‪#‎Maxwell‬'in, ‪#‎Planck‬'ın ve ‪#‎Einstein‬'ın kulağı çınlasın.


O Güzel Kız
- 9 - 



‪#‎Einstein‬ ve ‪#‎Faraday‬ resimlerle düşünürlerdi. Bir başka deyişle hayal kurarlardı daha çok. Kim bilir belki olaya böyle bakmamaları ‪#‎Maxwell‬ kadar matematik bilmediklerinden. Elbette matematik olmadan olmaz, ama evreni kavramak için hayal gücü de vazgeçilmez bence. #Faraday gibi düşünürsek evrene bakış açımız değişir. Problemlere, evrene ve aşık olduğunuz o güzel kıza bakış açınız değişir. Kim bilir evrenden daha komplike olan o güzel kızı anlarsınız belki. Bilim gerçekte heyecan verici.



Tutkular
- 8 - 



Voyager 1 uzay aracıyla haberleşmeyi, paylaştığım bu gönderiyi, mobil cihazlarımızı ve diğer tüm teknolojik aletleri tutkulu insanlara borçluyuz. Belkide en büyük katkıyı yaşadığı toplumun en alt tabakasında bulunan Faraday'a borçluyuz. Keşfetmek kadar yüce bir şey var mı? Beni heyecanlandıran, duygularından şeyler sabah programları değil, kimi ne giydiği ya da saçma magazinel eklerde değil. Beni çoğu kez Fenerbahçe'de heyecanlandırmıyor. İliklerime kadar heyecanlanıp mutlu olduğum şeyler bir yerlerde keşfedilmeyi bekleyen şeyler, Sagan'ın da dediği gibi.


Yorgunluk
- 7 - 




Bugün Geleceğin Biliminde Uzay Ve Enerji oturumunda "Mikro Evrenlerden Makro Evrene" başlığıyla bir konuşma yaptım. İnsanlara bir kez daha en küçüğe olan yolculuğumuzdan, #Faraday'ın düşlerinden #Maxwell'in denklemlerinden,#UlugBey'in yolundan, Lise Meitner'a ilham veren#Einstein'dan, #Newton ve #EmilieDeCahetele'den bahsetmek mutlu etti. Elektronlarla olan o küçük hikayemizin bizlere yıllar sonra #Messenger ve#Cassini ile iki güzel hediyesiyle taçlanmasından bahsettim. Kısaca mikro dünyalarda keşfettiklerimizin aslında kozmosta birer hediye olduğunu anlatmaya çalıştım. Emeği geçen yüreği güzel insanlara teşekkürler. Bilimin olduğu yerde genelde yorgun olsam da her zaman mutluyum. Because, it's days of happiness.


Haydi Gülümse!
- 6 - 





Problemlere bir ara verip pencereye yaklaşsak, gökyüzüne baksak. ‪#‎Mars‬ doğup yükseldi bile, nasıl da gülümsüyor. Yakın konumda ‪#‎Ay‬ ve ‪#‎Satürn‬ var. Ay biraz yorgun olsa da dönüşünden ve dolanışından bıkmamış. ‪#‎Jüpiter‬biraz daha ötede ve yalnız. Ama selam verince alacaktır eminim. Sanki şöyle diyorlar hep birlikte, buradan bakınca her şey bir kaç kadirlik ışık huzmesi sadece. O halde gülümse


Heyecan
- 5 - 


Bir şeyler yazmaya gerek var mı? Bende bu heyecandan istiyorum. 


Teleskop
- 4 - 




Bakın burda ne var. Sadece son bir kaç yılda on binlerce çocuğun baktığı bir‪ #‎teleskop‬. Binlerce heyecan cümlesi var, yüzlerce kurulum var... Yüzlerce mekan gezdi, tek bir gökyüzüne bakmak için. Teröre inat bu teleskobun güzel bir hikayesi var. Ve her daim bu teleskobu bir yerlere taşıyacak gençler var.

Ne gezdin be Meade LX 200



Aşk?
3



Bilim bir başka insana karşı duyulan derin sevgiye tamamen biyokimyasal bir olay gözüyle bakıyor. Kesinlikle olaya bilimin gözünden bakmaktan yanayım ama ''seviyorsan git konuş, sen ona aşıksın'' felsefesi kulağa daha hoş geliyor. Her neyse, bu biyokimyasal olaya gerek var mı? ‪#‎OscarWilde‬ aşk değimiz şeye, karşılıklı yanlış anlama der, ‪#‎Platon‬, akıl hastalığı der, ‪#‎Goethe‬ ise zaman kaybı der. Gerçekten ona ‪#‎Satürn‬ 'den ilham alarak iltifat etmek zaman kaybı mı? Aldatmaca mı her şey!





Mutluluk?
2


Mutluluk nedir? Her şeyin yolunda olması değildir kesinlikle! Yeryüzünde bu sorunun sayısız cevabı olabilir. Ne olmadığı kesin. Ve mutluluk belki de bir anlamda tutkuyla kurduğun düşlerinin peşinden gittiğinde beklemediğin ama bir anda sana sürpriz yapan iyi kötü her şeydir.



İyi ki doğdun Buzz
1





Buzz Aldrin bugün 86 yaşında. Armstrong'dan sonra Ay yüzeyine adım atan insan. Şüphesiz ilk olmanın verdiği ağırlık ve müthiş bir ün vardır. Dolayısıyla gazete ve dergilerde sayfayı kaplayan kocaman fotoğraflar genellikle Armstrong'a aittir. Fakat Aldrin de insanoğlunun en büyük uzay maceralarından Apollo 11'in bir parçasıdır. Ufkumuzu en az 380 bin km kadar genişlettiğin için teşekkürler Buzz. İyi ki doğdun.




okumak için tıklayın

Okumak ve indirmek için tıklayınız.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Işıklı Takımyıldızı Maketi Yapalım

Türkiye'de Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Okumak

Astronom Olmak İstiyorum!

Gökbilimi Takip Edin